Önsöz

Sürdürülebilirlik, yalnızca insanlığın ve gezegenin yaşamsal ihtiyaçları için değil, aynı zamanda şirketlerin uzun vadeli başarısı için de kritik önem taşır. Buna rağmen sürdürülebilirlik, işlerin yürütülme biçimini kökten değiştirecek bir unsur olarak değerlendirilmek yerine, işler yürütülürken ele alınması gereken ikincil bir mesele olarak görülüyor.

Özellikle yatırımcılar olmak üzere sayısı gün geçtikçe artan birçok paydaş, şirketlerin sürdürülebilirlik stratejisi ve performansında yönetim kurullarının sağladığı yönlendirme ve gözetimin oynadığı role daha çok dikkat ediyor.

Birleşmiş Milletler Sorumlu Yatırım İlkeleri’ni (PRI) imzalayan 500’ü aşkın kuruluşun yönettiği toplam fon miktarı, 2020 yılında 100 trilyon doları geçti. İlkeler kapsamında bu kuruluşlar, daha iyi risk yönetimi ve sürdürülebilir, uzun vadeli getiriler için yatırım kararlarına çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) ile ilgili etkenleri dâhil etmeyi taahhüt ediyor.

1999 yılında dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Davos’taki bir konuşmasında dünyanın en acil sorunlarını çözme sorumluluğunun sadece devletlere bırakılamayacağını; bireylerin, şirketlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademik dünyanın birlikte rol üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştı. Bu konuşmayı takiben ertesi yıl, UN Global Compact kuruldu.

Sürdürülebilir Borsalar Girişimi’nin (SSE) beş kurucu üyesi*, çevresel, sosyal ve yönetişim ile ilgili konularda kamuyu aydınlatma ve performansın gelişmesine destek olacaklarını 2012 yılında gerçekleşen Rio+20 zirvesinde halka açık bir biçimde gönüllü olarak taahhüt etti.

Sürdürülebilir bir gelecek için gerekli unsurlar konusundaki farkındalık ve harekete geçme kararlılığı gün geçtikçe artıyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA’lar), sürdürülebilir bir geleceği hedefleyen ortak bir çerçeve olarak, 2015 yılında yaklaşık 200 ülke tarafından kabul edilmiştir. O zamandan beri gün geçtikçe daha fazla şirket SKA’ları benimsemekte, sürdürülebilirlik konularına ise CEO ve yönetim kurulu düzeyinde önem vermektedir.

Sürdürülebilirliğin önemi hakkında gelişen farkındalık, şirketlerin odak noktasını “Bir işletmenin işi iştir” düşüncesi yerine “İyilik yapmak işinizi iyileştirir” düşüncesine, hedeflerini de “kısa vadeli kâr”dan “uzun vadeli amaç”a çeviriyor.

Gün geçtikçe sektöründe lider olan daha fazla şirket, sürdürülebilirlik raporu yayımlıyor. Fakat genelde bu raporlar, söz konusu şirketlerin hedefleri ve performansları hakkında entegre bir tablo ortaya koymak yerine, kamuoyunun dikkatini çekecek Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gibi alanlar ile sonradan ilişkilendirdikleri sonuçları sunmakla yetiniyor.

Kurumların sürdürülebilirlik çalışmalarını ele alma konusunda bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var: Şirketler, savunmacı bir yaklaşımla yürüttükleri faaliyetlerin iyi yönlerini ortaya çıkararak toplumsal algıyı yönetmek yerine, fırsatlara odaklanmalı ve şirketin tüm değer zinciri üzerindeki potansiyel etkisini kapsayacak şekilde sorumluluk üstlenmelidir.

Sürdürülebilirliğe önem vermeye başlayan çoğu kurumun biri finansal, diğeri sürdürülebilirlik çalışmaları için olmak üzere iki ayrı rapor yayınlaması, sürdürülebilirlik konularını iş süreçlerine hâlâ tam olarak entegre etmediklerini gösteriyor. Entegre Raporlama, bu sorunu çözmeyi amaçlıyor.

Mervyn King’in başkanlık ettiği Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi (IIRC), 2010 yılında kuruldu. Entegre Raporlama, kurumlardan strateji, yönetişim, performans ve beklentileri hakkında önemli bilgileri açık, özlü ve karşılaştırılabilir bir formatta elde etmeyi amaçlamaktadır. Entegre rapor, bir şirketin hem finansal hem de sürdürülebilirlik performansını tek bir raporda gösterir. Böylece şirketin çevresel, sosyal ve yönetişimle ilgili parametrelerdeki performansı ve sürdürülebilirliğin temel iş stratejisinde nasıl yer aldığı gibi finansal olmayan bilgiler, daha geniş bir bağlamda ortaya konmuş olur.

Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) Mükemmellik Modeli, 1991 yılından bu yana kuruluşlarda etkili bir değişim yaratmak için en sık kullanılan çerçeve hâline geldi. 2020 yılında ise bu model yenilendi. Yenilenmenin ardından tasarım odaklı düşünmeye dayanan 2020 EFQM Modeli, basit bir değerlendirme aracı olmaktan çıkıp; bireyler ve kurumlara sıklıkla karşılaştıkları değişim ve dönüşüm süreçlerinde yardımcı olacak önemli bir çerçeve ve metodoloji hâline geldi. Bu nedenle yeni model, her takım ve projede güçlü karar verme, iş birliği ve takım çalışması mekanizmaları yaratmak için “her düzeyde liderler” belirleyen bir yaklaşımı destekliyor. Mükemmellik Modeli, her zaman iş bitiriciliğe ve uygulamaların kalite ve derinliğine odaklanmıştır. Bu odağı kuruluşlardan ekosisteme, amaca, vizyona ve çevik stratejilere çeviren 2020 EFQM Modeli, sürdürülebilirliği işletme süreçlerine entegre etmek için kuruluşların kültür ve sistemlerinde gereken değişimi uygulamak ve yaymak için önemli bir araç sağlıyor.

Tüm bu gelişmeler yalnızca iş yapma biçimimizin önemli ölçüde değişmesi gerektiğini göstermekle kalmayıp, bu değişimi gerçekleştirmek için gereken araçları da bize sağlıyor. Olumlu ve olumsuz dış etkenler, dış etken olarak kalmayıp kurumsal karar verme mekanizmalarının entegre parçaları hâline gelmelidir. Odağımız, kısa vadeli sonuçlardan uzun vadeli etkilere çevrilmelidir. Liderlik ise yalnızca lideri olunan kuruluşu idare etmeyi değil, ayrıca ekosistemdeki paydaşlar için olumlu etki yaratmayı ve iş ortamını iyileştirmek için sorumluluk üstlenmeyi de içermelidir. Zihniyetin bu yönde değişmesine öncülük eden CEO’lar** olsa da şu ana kadar yavaş ilerleme kaydedilmiştir.

İyi yönetişim, sürdürülebilirlik çalışmalarının sürdürülebilirliğinin anahtarıdır. Bu nedenle Argüden Yönetişim Akademisi, alanında en iyi şirketlerin (Küresel Sürdürülebilirlik Liderleri) sürdürülebilirlik çalışmalarını nasıl yürüttüğünü ve yönettiğini tanımlayan Sürdürülebilirlik Yönetişim Karnesi©’ni geliştirdi. Etki odaklı bir araştırma niteliğinde olan bu çalışma, paydaşları harekete geçirmeyi ve uygulama etkinliğini artırmayı hedefliyor. Bu çalışmadaki yaklaşımımız, sürdürülebilirlik konularındaki yönetişim kalitesini artırmak için bir araç olarak kullanıma uygundur. Sürdürülebilirlik Yönetişim Karnesi’nin amacı; sürdürülebilirlik performansını ölçmek değil, sürdürülebilirlik çalışmalarının ilerleyebileceği sürdürülebilirlik yönetişim ikliminin tesisini değerlendirmektir. İş dünyasının birbirinden öğrenmesini hızlandırmak amacıyla Raporda çeşitli sürdürülebilirlik yönetişimi aşamalarından iyi örnek uygulamalarına yer verilmiştir.

Sürdürülebilirlik Yönetişim Karnesi’nin, iş dünyasının Küresel Sürdürülebilirlik Liderleri’nden öğrenmesini hızlandırarak, daha iyi bir dünya için katkı sağlamasını umuyoruz.

* Borsa İstanbul, B3 S.A. (Brasil, Bolsa, Balcão – São Paulo Borsası), Johannesburg Stock Exchange, Nasdaq, ve Mısır Borsası.

** Unilever Eski CEO’su ve Global Compact Başkan Yardımcısı Paul Polman ile PepsiCo eski CEO’su Indra Nooyi, bu konuda öncü CEO’lara örnektir.